- Yazar: Admin
- 31-05-2024
Yükleniyor
Yükleniyor
Anayasa Mahkemesi Zühtü Arslan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dinlediği konuşmasında dikkat çeken ifadeler kullandı.
Arslan, "Kararlarımızı eleştirmek yerine kararlara imza atanları hedef alan, insaf ve izanla bağdaşmayan,
son tahlilde kişisel ve kurumsal itibarı zedelemeye yönelik ithamların da hiçbir faydası olmamaktadır" ifadelerini kullandı.
Hatırlanacağı üzere Anayasa Mahkemesi, HDP'nin Hazine yardımı blokesini kaldırması nedeniyle Devlet Bahçeli'nin büyük
tepkisini çekmişti. Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) 61. kuruluş yıl dönümü nedeniyle düzenlenen "Yüzüncü Yılında Cumhuriyet
ve Anayasa Yargısı" Sempozyumu bugün Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu'nda yapıldı. Sempozyumun açılışına Cumhurbaşkanı
Erdoğan ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı.
"TÜRK ANAYASA KİMLİĞİNİN EN ÖNEMLİ UNSURU..."
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, özetle şöyle konuştu;
"Her anayasanın belli bir zaman ve mekan içinde oluşan, gelişen ve yaşayan bir kimliği vardır. Bir milletin geçmişi ile
bugünü arasındaki etkileşim, kırılmalar ve süreklilikler bu kimliğin şekillenmesinde etkili olmaktadır. Başka bir ifadeyle
anayasal kimlik başta anayasayı yorumlamak ve uygulamakla görevli olan anayasa mahkemeleri olmak üzere hukuksal
ve siyasal aktörlerin kararlarıyla şekillenmekte, toplumsal gelişmeler ve ihtiyaçlar dikkate alınmak suretiyle sürekli yenilenmektedir.
Bu bağlamda Türk anayasa kimliğinin en önemli unsuru, hukuk devletidir dersek yanlış olmaz. Anayasanın başlangıç kısmı,
ikinci maddesi ve 14. Maddesi birlikte okunduğunda şüphesiz diğer maddeleri de bu kapsamda değerlendirilebilir. Şöyle bir Türkiye
Cumhuriyeti tanımı ve nitelikleri ortaya çıkmaktadır: Türkiye Cumhuriyeti milli egemenliğe, kuvvetler ayrılığına, adalete ve insan haklarına
dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Esasen anayasanın kalan kısmı, bir anlamda bu cümlenin hatta hukuk devleti
ilkesinin açıklaması mahiyetindedir. HDP kararı nedeniyle Bahçeli'nin hedefindeydi! AYM Başkanı Arslan'dan, Erdoğan'ın bulunduğu törende imalı sözler
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİDİR"
Anayasa'nın ikinci maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri olarak belirtilen vasıfların tamamı, aynı zamanda hukuk devletinin nitelikleridir.
Anayasa Mahkemesi de hukuk devletini anayasanın ana ilkesi olarak yorumlamaktadır ve uygulamaktadır. Mahkememiz bir kararında hukuk
devletinin, anayasanın diğer tüm maddelerinin yorumlanmasında ve uygulanmasında mutlaka dikkate alınması gereken, dikkate alınması
zorunlu olan bir ilke olarak ifade etti. Bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti, aynı zamanda sosyal bir hukuk devletidir. Asırlar önce büyük
mütefekkir Farabi, erdemli ya da ideal devletin amacının insanın mutluluğunu sağlamak olduğunu belirtmiştir. İnsanın mutluluğunu,
refah ve huzurunu sağlamak, anayasaların ve tüm devletlerin ortak amacıdır. Nitekim anayasamızın beşinci maddesinde devletin görevleri
arasında kişilerin ve toplumun huzur ve refahını sağlamak, bu amaçla ortaya çıkabilecek birtakım engelleri, sosyal hukuk devletiyle
bağdaşmayan engelleri kaldırmak sayılmaktadır.
"2010 ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ BİR DÖNÜM NOKTASI OLMUŞTUR"
Anayasa Mahkemesi'ne göre de kişilerin refah ve mutluluğunu sağlamaya yönelik olarak sosyal devletin, herkes için insan haysiyetine
yaraşır asgari bir hayat düzeyini gerçekleştirmesi gerekmektedir. 2010 anayasa değişikliği ile bireysel başvurunun, hukuk sistemimize
girmesi, insan haklarına dayalı hukuk devletinin daha etkili şekilde hayata geçirilmesi bakımından adeta bir dönüm noktası olmuştur.
Gerçekten de bireysel başvurunun 10 yılı aşan uygulaması, cumhuriyetin ilkelerinin hak eksenli bir yaklaşımla yorumlanmasına ve
uygulanmasına çok önemli katkılar yapmıştır. Bu katkının en bariz örneğini, laiklik ilkesinin yorumunda görebiliriz. Anayasa Mahkemesi
kararlarında laiklik ilkesinin hakim olduğu bir hukuk düzeninde dini tercihler ve bunların şekillendirdiği yaşam tarzının devletin müdahalesi
dışında ancak koruması altında olduğu belirtilmektedir. Mahkememiz hak eksenli laiklik yorumuyla bir yandan avukatın baş örtülü olduğu
için duruşma salonundan çıkartılmasını, diğer yandan da gayr-ı müslim bir azınlık cemaatinin dini liderinin seçimine devlet tarafından
müdahale edilmesini din özgürlüğünün ihlali olarak kabul etmiştir. HDP kararı nedeniyle Bahçeli'nin hedefindeydi! AYM Başkanı Arslan'dan,
Erdoğan'ın bulunduğu törende imalı sözler
"HUKUK DÜZENİNİN DIŞINA ÇIKAMAYACAĞI AÇIKÇA İFADE EDİLMİŞTİR"
Öte yandan Anayasa Mahkemesi, sıklıkla demokratik hukuk devleti terkibini kullanarak günümüzün geçerli demokrasi anlayışı olan
anayasal demokrasiye vurgu yapmaktadır. Anayasa'nın başlangıç kısmında egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu,
egemenliğin kaynağının millet iradesi olduğu ancak egemenliği millet adına kullanan kişi ve kuruluşların hürriyetçi demokrasi
ve onun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeninin dışına çıkamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu hiç şüphesiz anayasal demokrasi
tanımıdır. Kuşkusuz bu anlamda hürriyetçi demokrasinin gereklerinden biri ve belki de en önemlisi temel hak ve özgürlüklerin
güvence altına alınmasıdır. Anayasa Mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere anayasada yer verilen kuvvetler ayrılığı ilkesinin
gayesi, yetki haklarının aşımının ortaya çıkmasını ve temel hakların ihlal edilmesini engellemektir.
"2 ŞARTIN GERÇEKLEŞMESİNE BAĞLI"
Cumhuriyetin insan haklarına dayalı, adil, demokratik bir hukuk devleti olarak yoluna devam etmesi, ülkede yaşayan herkesin ortak
hedefidir ve olmalıdır. Bu hedefin tam olarak gerçekleşebilmesinin biri toplumsal diğeri de hukuksal ve siyasal düzlemde iki şartın
gerçekleşmesine bağlı olduğunu düşünüyorum. Öncelikle toplumsal düzeyde, bizim gibi olmayanlarla, bizden farklı düşünen ve
yaşayanlarla sağlıklı bir ilişki kurmak durumundayız. Öteki olarak gördüklerimizin ontolojik varlığını kabul etmedikçe bu sağlıklı ilişkiyi
kurma imkanımız yoktur. Kendimize hak gördüğümüzü ötekine de hak görerek adaleti ve özgürlüğü sadece kendimiz için değil, başkaları
için de isteyerek farklılıklarımızla birlikte bir arada yaşamanın iklimini hep beraber oluşturmak zorundayız. HDP kararı nedeniyle Bahçeli'nin
hedefindeydi! AYM Başkanı Arslan'dan, Erdoğan'ın bulunduğu törende imalı sözler
"138. MADDEYE HUKUK DEVLETİNİN SİGORTASI DİYEBİLİRİZ"
Diğer yandan demokratik cumhuriyetin geleceği hukuksal ve siyasal düzlemde kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve bu kapsamda özellikle
yargı bağımsızlığının tam manada hayata geçirilmesine bağlıdır. Belirtmek gerekir ki hangi hükümet sistemi benimsenmiş olursa olsun
demokratik anayasalarda yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruyacak, güvence altına alacak özel düzenlemeler yer almaktadır.
Bu manada Anayasa'mızın mahkemelerin bağımsızlığı kenar başlıklı 138. Maddesi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının esaslarını
düzenlemektedir. Bu maddede hakimlerin vicdani kanaatlerine göre karar verecekleri, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere
ve hakimlere tavsiye ve telkinde bulunmak dahil hiçbir suretle müdahale edilemeyeceği ve mahkeme kararlarının geciktirilmeksizin
yerine getirileceği açıkça ifade edilmektedir. Bu haliyle 138. Maddeye demokratik hukuk devletinin sigortası diyebiliriz.
"MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN İFADESİYLE..."
Demokratik hukuk devleti olarak cumhuriyet bizden, yargı alanında da diğer bütün alanlarda olduğu gibi Mustafa Kemal
Atatürk'ün ifadesiyle fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür yargı mensupları ister. Diğer yandan bireysel başvuru gibi cumhuriyetin
hukuk alanındaki kazanımlarını insan haklarına dayanan devlet olma niteliğini korumak için egemenliği kullanan kurumların iş
birliği içinde olması bir gerekliliğin ötesinde zorunluluktur. HDP kararı nedeniyle Bahçeli'nin hedefindeydi! AYM Başkanı
Arslan'dan, Erdoğan'ın bulunduğu törende imalı sözler
"KARARLARIMIZI ELEŞTİRMEK YERİNE..."
Anayasa Mahkemesi, Mevlana'nın adalet tanımından mülhem her şeyi yerli yerine koymanın çabası içinde sadece ve sadece
görevini yapmaya çalışmaktadır. Kararlarımızı eleştirmek yerine kararlara imza atanları hedef alan, insaf ve izanla bağdaşmayan,
son tahlilde kişisel ve kurumsal itibarı zedelemeye yönelik ithamların da hiçbir faydası olmamaktadır. Aksine Anayasa Mahkemesi'ne
yapılan ağır saldırılar, nihayetinde toplumun yargıya güvenini sarsarak en fazla demokratik hukuk devletine ve onu korumakla görevli
olan başta yargı olmak üzere tüm kurumlarımıza zarar vermektedir." BAHÇELİ HEDEF ALMIŞTI Mhp Genel Başkanı Devlet Bahçeli,
HDP'nin Hazine yardımı blokesini kaldıran Anayasa Mahkemesi'ni (AYM) hedef almıştı. Kararın "hukuk skandalı" olduğunu söyleyen
Bahçeli, "AYM'nin bölücü terör örgütünün arka bahçesi olması beka ve güvenlik sorunu olduğu kadar adalet ve hukuk katlidir" demişti.
Henüz Yorum Yok:
Yorum bırakın